Deir Yasin, Lod, Tantura, Han Yunus, Refah, Hayfa, Sabra, Şatila…
Bitmek tükenmek bilmez İsrail katliamları
Vakanüvis
İsrail’in dünyanın gözü önünde sürdürdüğü bir aya yaklaşıyor. İnsanlık dışı saldırıların bugünden yarına biteceğine dair de en ufak bir işaret yok maalesef. Bir kez daha İsrail’in adı katliamla yan yana… Tıpkı, son 75 yılda sıklıkla olduğu gibi.
İlk Başbakan: “Filistin’deki durum askerî güçle çözülecek”
İsrail’in şiddetle hemhâl oluşu dünden bugüne hiç hız kesmeden sürdü. Kurulmadan önce, kuruluşu esnasında ve kurulduktan itibaren Filistinli Müslümanlara yönelik şiddet, biricik ilke haline getirilmişti. İsrail’in ilk Başbakanı David Ben-Gurion, yeni devletin kurulmasından sadece birkaç gün sonraki açıklamalarından birisinde, “Filistin’deki durum askeri güçle çözülecektir.” demişti. Daha İsrail devleti ilan edilmeden önce başlayan bu yaklaşımla önce çeteler eliyle, daha sonra da İsrail ordusunun marifetiyle Filistin’deki köy ve şehirlere yönelik organize kıyım, 75 yıldır sürüyor.
Birinci Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda Filistin’e yönelik başlayan Yahudi göçünü gerçekleştirenler, bir süre sadece iskân için organize olmaya yoğunlaşmış, 1930’lardan itibaren ise silahlanmaya ve bölgedeki Müslümanları rahatsız etmeye başlamışlardı. Ortaya çıkan Irgun, Haganah, Stern, Insul gibi çeteler, bir yandan İngiliz Manda İdaresi güçlerine bir yandan da Filistin halkına saldırmaktaydılar.
Pazar yerinde can pazarı
Filistin Araştırmaları Enstitüsü’nden El-Zübeyir bin Bardi’nin derlediği – sıklık, yoğunluk ve değişik karartma yöntemlerinden dolayı ancak bir kısım katliamın tespit edilebildiği – bir listeye göre; Filistinlilere yönelik saldırıların belli başlıları arasında ilk sıralarda yer alanı, 6 Mart 1937’deki Hayfa katliamıydı. Hayfa pazarına bomba atan çeteler, 18 kişinin ölümüne yol açmıştı. 6 Aralık 1937’de ise bu defa Kudüs’te yine bir pazara saldırı düzenlenmiş ve onlarca sivil öldürülmüştü. Hayfa’ya özel bir önem veren çetelerden biri olan Insul çetesi, buradaki Filistinlileri kaçırmak için yeni bir silahlı saldırı daha düzenleyecek ve 6 Temmuz 1938’deki el bombalarıyla yapılan bu saldırıda 21 Arap vatandaşı hayatını kaybedecekti. Saldırıda 52 kişi de yaralanmıştı. Tedhiş hareketlerine ara vermeyen çeteler, 1939 yılının sonlarına kadar daha birçok saldırıyı gerçekleştirmişti: 13 Temmuz 1938 Kudüs (10 şehit), 15 Temmuz 1938 Kudüs (35 şehit), 25 Temmuz 1938 Hayfa (47 şehit), 26 Temmuz 1938 Kudüs (38 şehit), 27 Mart 1938 Hayfa (39 şehit), 12 Haziran 1939 Balad El-Şeyh (5 şehit), 19 Haziran 1939 Hayfa (9 şehit).
Katliamlara “II. Dünya Savaşı arası”
Filistin’de, 1920’den itibaren manda idaresini yürüten İngiltere, ilerleyen yıllarda giderek artan Yahudi çetelerin saldırılarından dolayı bölgeden çekilmek istiyordu. Ancak patlak veren II. Dünya Savaşı yeni kararlar alınmasını erteleyecekti. Yahudi diasporası, savaşın ilk yıllarının yakıcı ortamında yeni göçleri düzenleyebilecek durumda değildi. Filistin’deki çeteler de II. Dünya Savaşı yıllarını görece az şiddetle geçirmişlerdi. Bu dönemde sadece Filistinli ailelere yönelik bireysel saldırılar sürmüştü.
Öte yandan, Yahudilere uygulanan Nazi zulmü özellikle II. Dünya Savaşı’nın bitmesine yakın Filistin’e yönelik göçlerin çok daha fazlalaşmasına neden olacaktı. Bölgeye yüzbinlerce Yahudi’nin gelmesiyle birlikte de gerginlik yaygınlaşırken, çeteler de Filistinli Müslümanlara yönelik saldırılarına kaldıkları yerden devam edeceklerdi. Bu dönemde de 20 Haziran 1947’de yine Hayfa’da sebze kasalarına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu yine bir pazar yerinde 78 Filistinli hayatını kaybedecekti. El-Abbasiye köyünde ise 13 Aralık 1947’de bir çetenin saldırısı sonucu 9 Filistinli katledilmişti. 18 Aralık 1947’de de El-Khasas köyünde tamamı kadın ve çocuk 10 kişi şehit edilmişti. Çetelerin bir başka saldırısı ise 29 ve 30 Aralık 1947’de Bab El-Amud’da gerçekleşmiş, 25 Filistinli şehit olurken, iki de İngiliz öldürülmüştü. 1947 yılının yılbaşı gecesinde düzenlenen bir saldırıyla da El-Şeyh köyünde 60 Müslüman Arap katledilmişti.
Yeni devletin çeteci politikaları
İsrail devletinin kurulmasına az bir süre kala katliamlar iyice artmıştı. 1948 yılının ilk aylarındaki bazı katliamlar ile şehit sayıları da şöyleydi: 5 Ocak Kudüs (20), 7 Ocak Kudüs (18), 8 Ocak Yafa (70), 16 Ocak El-Mağrabi (31), 22 Ocak Yafa (15), 28 Ocak Yafa (20), 14 Şubat Hayfa (60), 20 Şubat (14), 31 Mart Hayfa (40), 9 Nisan Deir Yasin (25’i hamile kadın 254), 14 Nisan Nassereddin (64), 21 Nisan El Hüseyniye (Onlarca), 22 Nisan Hayfa (150).
İsrail’in kurulmasının ardından Filistinlilere karşı gerçekleştirilen ilk katliamlardan biri olan Temmuz 1948’de Moşe Dayan’ın – ilerleyen yıllarda Savunma Bakanı olacaktı – öncülük ettiği Lod katliamında ise çocuklar, kadınlar ve camilerdeki cemaat de dahil tam 426 Müslüman şehit edilmişti. Katliamlar, 1948 yılında yoğunlaşmış ve takip eden yıllarda da devam etmişti: 4 Mayıs Ayn El – Zaytun (70), 14 Mayıs Ramla (60), 14 Mayıs Ebu Şuşa (60), 21 Mayıs Beit Darras (260), 23 Mayıs Tantura (200), 1 Haziran Ramla (Yüzlerce), 11 Temmuz Lod (426), 29 Ekim El-Deveyme (500), 14 Ekim 1953 Kibya (67), 29 Ekim 1956 Kafr Kasım (49), Kasım 1956 Han Yunus (520), Kasım 1956 Refah (111), Nisa 1970 Bahr el-Bagar (30 çocuk), 16 Eylül 1982 Sabra ve Şatila (1500), Ekim 1990 Mescid-i Aksa (21), Eylül 1996 Mescid-i Aksa (51), 25 Şubat 1994 İbrahim Camii (29), Nisan 1996 Kana (106), 1 Nisan 2002 Cenin (500’ü aşkın), 30 Temmuz 2006 Kana (Çoğu çocuk 55 şehit), Temmuz 2014 Batsh (18).
Büyük kıyımlar: İntifadalar…
Filistinlilerin, İsrail’in katliamlarına karşı topyekün bir karşı duruşuna dönüşen “İntifada” (Silkinme, uyanış, ayaklanma) ise iki kez gerçekleşmişti. 8 Aralık 1987’de Gazze Şeridi’nde bir kamyon şoförünün dört Filistinli işçiyi kamyonuyla ezerek öldürmesiyle başlayan Birinci İntifada 1993 yılındaki Oslo Anlaşması’na kadar devam etmişti. Bu dönemde İsrail ordusu ve yerleşimcilerin saldırıları sonucunda 241’i çocuk 1162 Filistinli hayatını kaybederken, yaklaşık 90 bin kişi de yaralanmıştı. Bu süreçte, İsrailli askerler arazide yakaladıkları bir gencin kolunu taşla kırdıkları anlara ilişkin görüntüler dünya gündemine oturmuştu.
İkinci İntifada ise 28 Eylül 2000’de dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un Mescid-i Aksa’nın avlusunu çiğnemesi üzerine başlamıştı. İkinci İntifada’da ağırlıklı olarak Mescid-i Aksa çevresinde olmak üzere 3000’i aşkın Filistinli şehit olmuş, 5103 Filistinli de “kayıp” olarak kayıtlara geçmişti. İkinci İntifada 8 Şubat 2005 tarihinde sona ermişti. İkinci İntifa’da sırasında Cemal Durra, 11 yaşındaki oğlu Muhammed Durra ile İsrail askerlerinin ateş açtığı yönde sıkışmış, askerler, baba ve oğlunun bütün yalvarışlarına rağmen küçük Muhammed’i şehit etmişlerdi. Muhammed Durra’nın babası Cemal Durra, 23 yıl sonra tekrar benzer bir acıyı yaşayarak son İsrail saldırılarında iki kardeşini şehit verdi.