Futbol Federasyonu’nun süper kupa finalini Suudi Arabistan’da oynatma girişiminin Türk futbolunun imajına ne kadar katkı sağlayacağı tartışılır.
Sunulan gerekçeler de öyle hakeza. Efendim Neymar, Ronaldo ve pek çok dünya yıldızı futbol hayatlarına bu ülkede devam ediyormuş. Ederler, yüz milyonlarca euroyu Marslılar verse alayı gezegen değiştirirdi.
Suudi Arabistan; İtalya ve İspanya ile 5’şer yıllık anlaşma yapmış. Yaparlar; adamlar futbol kültürleri, birikimleri ve marka değerlerini pazarlıyor.
Halil Umut Meler gibi dünyaca ünlü üst düzey hakemler bu ülkede önemli maçları yönetiyormuş. Yönetirler; FIFA hakem komitesi başkanı Collina da o parayı duysa, koşa koşa düdük çalmaya gider.
Süper kupa finalini yurt dışında oynatma sevdası yeni değil. Geçmişte de federasyonlar aynı yöntemi denediler. Amaç gurbetteki insanlarımızın futbol özlemini gidermek, Avrupa’daki Türkleri bir araya getirmekti. Düşünce güzel ama sonuçları sıkıntılı olmuştu. Bu maçlarda bile olay çıkardı seyirciler. Sadece statta değil, sokaklarda meydan savaşı yaşandı. Kötü izler kaldı geriye.
Çalmadık kapı kalmamış
Ne dedi TFF başkanı Mehmet Büyükekşi? “Süper kupayı Almanya’da yapmak istedik. Almanya güvenlik gerekçesiyle iki Türk takımının ülkelerinde maç yapmasına izin vermedi. İngiltere’de yapalım dedik, aynı durum. Hiçbir Avrupa ülkesi izin vermiyor.
Anlaşılan Futbol Federasyonu Suudi Arabistan’dan önce çalmadık kapı bırakmamış, hepsinden olumsuz yanıt almış. Adamlar haklı, dertsiz başlarına dert mi alacaklar?
Peki, neden illaki başka bir ülke? 2032’de Avrupa futbol şampiyonasına ev sahipliği yapacak olan Türkiye’de tesis mi yoktu? Bursa, Konya, Eskişehir veya İstanbul Olimpiyat statlarımız pırıl pırıl değil mi?
Karar verildi. Süper kupa finalinin farklı görüşlere ve eleştirilere karşın Suudi Arabistan’da oynanması kesinleşti. Ne diyelim; hayırlı olsun, bu da bir deneyim. Bize ve ülkemize getirisinin neler olacağını resmi ağızlardan öğreniriz inşallah.
Lakin şu sorular yanıtsız kalmamalı;
Kaç taraftar gidebilecek maçı izlemeye? Derbi heyecanı ve coşkusu Türkiye’den binlerce kilometre öteye nasıl taşınacak? O tribünleri kimler dolduracak? Her iki takımdaki yabancı oyuncular noel tatilinden çıkıp maça nasıl motive edilecek? Kulüplerin ve özellikle TFF’nin bu tercihten dolayı kazancı ne olacak?
Ben şahsen merak ediyorum, ya siz?
Meler’i derbiye kim atadı?
Futbol Federasyonu uzunca bir zamandır lig maçlarını yönetecek hakemlerin dijital atamayla belirlendiğini duyuruyor.
Bugün de sezonun önemli karşılaşmalarından biri oynanacak. Galatasaray- Beşiktaş derbisinde Halil Umut Meler görev yapacak.
Her ne kadar atamanın dijital olarak yapıldığı iddia edilse de FIFA kokartlı hakemin adını okuyunca şaşırmadım.
Peki, dijital sistem son iki haftadır maça çıkmayan Meler’i unutmuş mu idi? Elbette hayır. Merkez Hakem Kurulu’nun onu derbi için sakladığını biliyoruz. Ya da derbiye atanması için devreye bazı faktörleri devreye soktuğunu.
Zaten üç aday vardı. Halil Umut Meler, Abdülkadir Bitigen ve Atilla Karaoğlan.
MHK’den ufak bir “dokunuş” gelince, dijital sistem tereddüt etmeden Meler’i işaret etti. Biz de en doğru karar diye alkışladık.
Bugüne kadar “Dijital atamalara hiç karışmadık, sistem ne söylerse o yapıldı” diyen bir MHK başkanı veya üyesi varsa yalan söylüyordur.
Kritik maçlarda müdahale etmezseniz yapay zekanın da aklı karışır. Sonra çık işin içinden çıkabilirsen, değil mi sayın Ahmet İbanoğlu?
Büyükekşi başkanları neden arar?
Trabzonspor Kulübü Başkanı Ertuğrul Doğan’ın açıklamasını okuyunca yazmak farz oldu. Doğan, Pendikspor maçının hakemiyle ilgili olarak TFF başkanı Mehmet Büyükekşi’nin kendisini aradığını ve hakemlerin cezalandırıldığını söylemesine karşın daha sonra bu isimlerin görev almaya devam ettiklerini söyledi.
Bakın bu ilk değil. Sayın Büyükekşi’nin geçen sezon da tartışmalı maçların hakemleriyle ilgili olarak bazı kulüp başkanlarını telefonla aradığını ve pozisyonlarla hakkında açıklama yapma gereğini hissettiğini biliyorum. Dilerse, hangi MHK başkanı veya üyesinin yanında kimlere telefon açıldığını anımsatabilirim.
Diyeceksiniz ki ne var bunda? Evet, medeni bir yaklaşım. Ancak görüyoruz ki Büyükekşi’nin bu tavrı ileride kulüp başkanları tarafından aleyhine kullanılabiliyor. Aman başkan dikkat!
Savaşlar yok eder
“Ne yani; böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?” – Umberto Eco